Altın Karpuzun Sırrı Masalı; Bir zamanlar, Yeşil Vadiler Krallığı adında, altın sarısı güneşin her gün doğduğu ve rengarenk çiçeklerin hiç solmadığı bir diyar varmış. Bu krallık, insanları ve hayvanlarıyla barış içinde yaşar, nehirler pırıl pırıl akar, ağaçlar asırlık gövdeleriyle yüksek gökyüzüne doğru yükselirmiş. Ancak bu diyarın en değerli hazinesi, vadilerde büyüyen altın karpuzlarmış. Altın karpuzlar, […]
Küçük Ayşegül Masalı; bir zamanlar, yeşil ormanlarla çevrili, dağların arasında gizlenmiş küçük bir köyde, Ayşegül adında çok meraklı bir kız yaşarmış. Ayşegül, her sabah uyanır uyanmaz, günün ilk ışıklarıyla birlikte bir şeyler öğrenmenin heyecanını içinde hisseder, hep yeni bilgilerin peşinden koşarmış. Kitapları çok severmiş; çünkü her kitap, onun gözünde, içinde keşfedilecek bir dünya, öğrenilecek bir
Uyku Masalı, her gece çocukları huzurlu bir uykuya hazırlamak için söylenen en güzel hikayelerdir. Bir zamanlar, uzak bir köyde, her gece uyumadan önce Ay’a bakan küçük bir kız çocuğu yaşarmış. Adı Elif’miş. Elif, geceleri gözlerini kapatıp, Ay’ın parlak ışığını izlemeyi çok severmiş. Ama bir şey vardı, her ne kadar Ay’ı izlese de, bir türlü uyuyamazmış.
Uykusuz Kelebek, ormanın rengarenk çiçeklerinin arasında uçan, neşeli ve meraklı bir kelebekti. Ancak, en büyük sorunu vardı: bir türlü uyuyamıyordu. Her gece gözlerini kapatmaya çalıştı ama sabah olana kadar bir türlü derin bir uykuya dalamazdı. Bütün ormanda Uykusuz Kelebek’in uyumamış olması konuşuluyordu. O, gün boyunca çiçekler arasında dans eder, ormanın her köşesini keşfederdi, ama her
Bir Gece Masalı başlıyor… Yıldızların gökyüzünde birer mücevher gibi parlayıp birbirleriyle sessizce fısıldaştığı, ayın gümüş ışığını yeryüzüne zarifçe serpiştirdiği o büyülü gecede, dünya âdeta nefesini tutmuştu. Sokak lambaları sönmüş, şehir usulca uykuya dalmış, yalnızca rüzgârın yapraklarla oynadığı huzurlu bir melodi kalmıştı geriye. Küçük Ela, odasının penceresinin önünde dizlerini göğsüne çekmiş, yanaklarını avuçlarına dayamış, yıldızlara dalmıştı.
Kayıp Yıldız, sonsuz gökyüzünde yıllarca parlayan en parlak ışıktı. Gece olduğunda herkes onu izler, dilekler tutar, geleceğe umutla bakardı. Ama bir gece, gökyüzü birdenbire karardı. Kayıp Yıldız sarsıldı, ışığını kaybetti ve dünyaya doğru düşmeye başladı. Onun düştüğünü gören tek kişi, on yaşındaki Arya oldu. Arya küçük bir köyde yaşıyordu. Gökyüzüne karşı büyük bir ilgisi vardı,
Kübra ve Altın Tarla, küçük bir köyde yaşayan cesur ve azimli bir kız çocuğunun hikayesidir. Kübra, köydeki en çalışkan çocuklardan biriydi ve her zaman köydeki tarlalarda yardım ederdi. Ancak bir gün, köydeki topraklar kötüleşmeye başlamış, ürünler verimli bir şekilde büyümemişti. İnsanlar nehir kenarına gidip su taşımış, her gün tarlaları gübrelemiş, ama bir türlü başarıyı elde
Cesur Tavşan, ormanın en hızlı ve aynı zamanda en cesur hayvanıydı. Onun cesareti, sadece fiziksel gücüyle değil, aynı zamanda korkularıyla yüzleşme ve başkalarına yardım etme kararlılığıyla tanınırdı. Diğer hayvanlar, Cesur Tavşan‘ın her zaman doğru kararlar verdiğini ve zorluklarla karşılaştığında bile korkusuzca hareket ettiğini söylerdi. Ama Cesur Tavşan aslında cesaretin, korkusuz olmak değil, korkularla yüzleşmek olduğunu
Pamuk Prenses ve 7 Cüceler, çok uzak bir krallıkta, tüm halkı büyüleyen bir prensesin masalıdır. Pamuk Prenses’in cildi o kadar beyazmış ki, ormanın karları bile ona kıyasla koyu kalırmış. Güzelliğiyle herkesi etkileyen Pamuk Prenses, bu güzellik yüzünden üvey annesi olan Kraliçe’nin kıskançlığını kazanmış. Kraliçe, her gün büyülü aynasına bakarak, “Aynada benden daha güzel kimse var
Gökkuşağını Arayan Kelebek; bir zamanlar, çok uzak bir ormanda, her renk ve her türde çiçeklerin yetiştiği, kuşların neşeyle şarkılar söylediği bir yer varmış. Bu ormanda yaşayan hayvanlar, her gün mutluluk içinde yaşarlarmış. Fakat bir kelebek varmış ki, o diğerlerinden farklıymış. Adı Lila olan bu kelebek, her zaman başka bir şeyin peşindeymiş. Gökkuşağını bulmak istiyormuş. Her
