Ayışığına Yolculuk: Bir Uyku Masalı

Ayışığına Yolculuk: Bir Uyku Masalı

Ayışığına Yolculuk: Bir zamanlar, küçük bir kasabada, Güneş’in batışıyla birlikte gökyüzü maviye dönüşür, yıldızlar tek tek ortaya çıkardı. Bu kasabada, Ayşegül adında bir kız çocuğu yaşardı. Ayşegül, her gece yatağında gökyüzüne bakarak “Keşke ayışığına yolculuk yapabilsem,” diye düşünürmüş. O kadar çok hayal eder, o kadar çok istermiş ki, bir gece gerçekten Ayışığına Yolculuk yapmayı başaracağını bile tahmin edemezdi.

Ayışığına Yolculuk Başlıyor

Bir akşam, Ayşegül yine yatağında mışıl mışıl uyurken birdenbire pencerenin dışından parlayan çok özel bir ışık görmüş. Gözlerini açıp bakınca, oda o kadar aydınlık olmuş ki, hemen uyanmış. Ay, her zamankinden çok daha parlak bir şekilde parlıyormuş. O kadar yakın ve güzelmiş ki, Ayşegül, “Belki de şimdi gerçekten Ayışığına Yolculuk yapabilirim,” diye düşünmüş.

Ayşegül, hemen pencerenin kenarına gitmiş ve derin bir nefes alarak aya doğru seslenmiş: “Lütfen beni al, Ayışığına gitmek istiyorum!” Birdenbire bir ışık hüzmesi pencereden girmiş ve Ayşegül’ü yavaşça yerinden kaldırıp havaya doğru yükseltmiş. Rüya gibi bir yolculuk başlamış. Gökyüzünde parlayan yıldızlar ve bulutlar arasında süzüle süzüle Ayşegül, Ay’ın yanına doğru yol alıyormuş.

Ay’da Karşılaşılan Gizemli Misafir

Ay’a vardığında, Ayşegül, beyaz ve parlak bir alanın ortasında bulmuş kendini. Her şey sessiz ve huzurluymuş. Birden karşısına Minik Ay Kuşu çıkmış. Minik Ay Kuşu, tüyleri gümüş gibi parlıyor, kanatları ise hafifçe Ay ışığına yansıyordu.

“Hoş geldin Ayşegül!” demiş Minik Ay Kuşu, “Senin gibi saf bir kalp, Ayışığına Yolculuk yapmaya hak kazandı. Burada, Ay’ın sırlarını öğrenebilirsin ama önce birkaç soruya cevap vermelisin.”

Ayşegül, heyecanla başını sallamış ve Minik Ay Kuşu’nun sorularını beklemiş.

Ayışığının Sırları

Minik Ay Kuşu, Ayşegül’e üç soru sormuş:

  1. Başka birinin mutluluğu seni mutlu eder mi?
  2. Ne zaman kendini en huzurlu hissedersin?
  3. Geceleri yıldızları izlemek seni neden büyüler?

Ayşegül, düşünmeden cevaplamış: “Evet, başkalarının mutlu olması beni de mutlu eder. Huzuru en çok doğada, sakin bir yerde hissederim. Yıldızları izlerken içim huzurla dolar, çünkü her birinin bir hikayesi olduğunu hayal ederim.”

Minik Ay Kuşu gülümsemiş ve “İşte, bu yüzden Ayışığına Yolculuk yapıyorsun. Kalbinin saf ve masum duyguları seni buraya getirdi,” demiş. O anda, Ayşegül’ün elinde gümüş renginde parlayan bir Ay Taşı belirivermiş.

Ayışığına Yolculuğun Büyüsü

Minik Ay Kuşu, Ayşegül’e Ay Taşı’nı vermiş ve “Bu taş, senin içindeki ışığı simgeliyor. Her zaman bir dilek tuttuğunda, bu taş sana yol gösterir,” demiş.

Ayşegül, taşını dikkatle tutarken etrafındaki manzaraya hayran kalmış. Ay’ın yüzeyinde dev craterler (kraterler) vardı, ama bunlar hiç de korkutucu değil, tam tersine büyüleyiciydi. Ayşegül, burada geçirdiği zamanın her anını değerli kılmış ve Minik Ay Kuşu’na, “Burada olmak çok güzel. Ama artık eve dönme vakti geldi,” demiş.

Minik Ay Kuşu, “Her zaman geri dönebilirsin. Ayışığına Yolculuk, kalbinde hep bir yer bırakacak,” demiş ve Ayşegül’ü nazikçe geri göndermiş.

Eve Dönüş ve Sonsuz Işık

Ayşegül, tekrar yatağında uyandığında, yanında gümüş renginde parlayan Ay Taşı’nı bulmuş. O an anlamış ki, Ayışığına Yolculuk gerçekti. Gerçekten Ay’a gitmiş ve oradan bir parça kalbinin ışığını almıştı. Geceleri artık Ay’ı ve yıldızları izlerken bir dilek tuttuğunda, kalbinde bir parıltı hissediyormuş.

Ayşegül, her gece uyumadan önce Ay Taşı’nı yatağının başucuna koyar ve her bir yıldızın gökyüzündeki sırrını merak ederdi. Çünkü her şeyin, en parlak olanı bile, içindeki iyilikle parlıyordu.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir