Bir zamanlar, ormanın derinliklerinde minik bir ayıcık yaşarmış. Adı Minnoş’muş. Minnoş, her akşam annesinin yanında kıvrılır, yıldızları izleyerek uykuya dalarmış. Ama bir gece, uyumak istememiş. Çünkü yıldızların ona fısıldadığını duymuş gibi hissetmiş.
“Uyumak istemiyorum,” demiş Minnoş, yastığını düzeltirken. “Ya yıldızlar bana masal anlatmak isterse?”
Annesi gülümseyerek Minnoş’u kucağına almış. “O zaman biz de yıldızların masalını dinleyelim,” demiş. Ve işte o gece, gökyüzünde parlayan her yıldız, Minnoş’a ayrı bir hikâye anlatmaya başlamış.
İlk yıldız, ona sabırlı olmanın önemini anlatmış. Küçük bir kaplumbağanın, ormanın en yüksek tepesine nasıl tırmandığını… Yavaş ama kararlı adımlarla.
İkinci yıldız, paylaşmayı öğretmiş. Bir sincabın, kış için topladığı fındıkları diğer hayvanlarla nasıl paylaştığını anlatmış.
Üçüncü yıldız, hayal kurmanın gücünden bahsetmiş. Bir kurbağanın, nasıl bir gün gökyüzüne zıplamayı hayal ettiğini, ve sonunda nehirden sıçrayarak en yüksek ağacın dalına kadar çıktığını…
Minnoş’un gözleri ağırlaşmaya başlamış. Gözkapakları tatlı tatlı kapanırken, annesi yavaşça mırıldanmış:
“Uyku masalları, kalbimizi ısıtır. Rüyalar ise hayallerimizi büyütür.”
Minnoş o gece, yıldızlarla dolu tatlı bir rüyada, tüm o hayvanlarla buluşmuş. Kaplumbağayla yarışmış, sincapla fındık toplamış, kurbağayla gökyüzüne zıplamış.
Ve sabah olduğunda, ilk yaptığı şey annesine sarılıp şöyle demek olmuş:
“Anne, bu gece de yıldızların masalını dinleyebilir miyiz?”
Uyumadan Önce Mesaj
Minnoş gibi sen de her gece huzurla uyuyabilirsin. Sadece gözlerini kapat, derin bir nefes al, ve kendi yıldızlarını hayal et. Kim bilir, belki onlar da sana bir masal fısıldar…
